Ağlama Kitabı Ağlatmıyor!
Ağlama Kitabı, fragmanlar biçiminde yazılmış olmasıyla dikkat çeken özel bir çalışma. Şair Heather Christle’ın basılmış ilk denemesi. Yazar, ağladığı yerlerin haritasını çıkarma fikrini eyleme dönüştürürken, gözyaşlarından bu kitap doğmuş. Ağlama Kitabı ağlamadan önce başvurulması gereken bir kaynak değil elbette. Ağlasak da ağlamasak da “neden” diye düşündüğümüz anlar için değerli. Şairin sevdiği şiirlerle de biçimlendirdiği Ağlama Kitabı ile gözlerimizden akan her damlanın değerini daha iyi anlayacağız.
Gözyaşı Nehri
Ağlama Kitabı’ndan öğrendiğimiz bir araştırmaya göre dünya üzerindeki bütün insanlar ağlayacak olsa, gözyaşları bir gün içinde dünyanın en kısa nehrini bile dolduramıyor. İnsanın aklına herkesi ağlatabilecek güçte bir hüzün bulabilir miyiz sorusu geliyor. Bu sorunun cevabını bulmak zor gibi.
Anne Duası
Sürrealizm akımının öncülerinden Robert Desnos’dan “Her sabah uyandığımda aklıma gelen ilk şey bebeğim” alıntısı yapan Christle, bebeğinin doğumuyla hayatının ve gözyaşlarının nasıl şekillendiğini anlatıyor. Hatta kötü ruhlar kaçırmasın diye uyurken bebeğini ayakucuna koyuyor. Yayınevimizden çıkan Ocean Vuong’un Yeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz kitabını okuyanlar hatırlayacaktır. Kahramanımıza “Küçük Köpek” ismi de bu nedenle, yani küçük bebeği kötü ruhlar almasın diye verilmişti. Anne olarak Heather Christle’ın duası ise oldukça saf ve net: “Çocuğumun hayatı kendi huzurunu bulsun.”
Ay’ı istiyorum
“Ay için ağlayan biri, olmayacak şeylerin peşindedir -istediği, daha çok istemektir aslında-, gözyaşları yoksunluğa akar. Ay’a bakıp dilek tutamazsınız.” Ağlama Kitabı’nda geçen bu cümleler Albert Camus’nün oyunu Caligula’yı akıllara getiriyor. Caligula da istiyordu bir yarısı hep karanlıkta kalan Ay’ı. Olmayacak şeyleri oldurmak sadece imparatorlara has bir özellik değil elbette, her birimiz için olmayacak şeyler var ve oldurmak için hayatın yollarını eğip bükmeye devam ediyoruz.
Yere Düşmek
“İnsan, Homeros’un dediği gibi, anasının dizlerinin arasından düşerek doğar. Yere düşerek. Sona geldiğimizde yine düşeriz. Yerde başlayan, sonsuza dek yere gömülerek bitecektir.” Doğar doğmaz ilk öğrendiğimiz doğa kanunu yerçekimi olsa gerek -suda doğanlar hariç tabii-, hayatın sonunda ise bu kanunun geçerliliğini son bir kez teyit ediyoruz. Ağlama Kitabı’ndan fillerin de ağlayabildiğini, ağlamak eyleminin insana aslında o kadar da iyi gelmediğini ve ağlamakla ilgili bilmediğimiz birçok şeyi öğrenebiliriz.
Christle kültürümüzden de bir örnek almış Ağlama Kitabı’na. Manisa’da Spil Dağı’ndaki Ağlayan Kaya’nın hikâyesi de kitaba konu olmuş. Özetle, Ağlama Kitabı tebessüm ve şaşırtıcı karşılaşmalar vadediyor. Yeni kitaplarda buluşmak üzere.